Monday 15 March 2010

Çalıların arkasındaki tavşanı siz de gördünüz mü?

Alice’i Harikalar Diyarı’na beyaz bir tavşanın çağırdığını bilirsiniz… Tim Burton’ın yarattığı Harikalar Diyarı’na yine beyaz bir tavşan alıp götürüyor Alice’i… Herkesin Alice’ten beklentilerinin olduğu ve hemen karar vermesini beklediği bir anda, Alice’ten başka hiç kimseye görünmeyen beyaz tavşan, takıp peşine götürüyor Alice’i harikalar diyarına…



Filmi 3D olarak izlerken kesinlikle dünyanın aslında ne kadar sıkıcı bir yer olduğunu düşündüren film beni aynı zamanda heyecanlandırdı ve çocukluğuma doğru enteresan bir yolculuğa çıkardı. Ama film bitti, çocukluğuma giden iç yolculuğum devam etti…

Aynen Alice gibi çevremde konuşlanmış ve benden bir şeyler bekleyen anlamsız kalabalığı fark ettim önce… Sonra içimdeki – aslında dışımda da gayet dünyanın en cici tavşanı yaşıyor, sizi kısa sürede onunla da tanıştırırım- minik beyaz tavşan beni birden bire yıllar yıllar öncesine taaa babaannemin bahçeli evine götürüverdi. Babaannem mutfakta bir öğleden sonra uyuklarken, kardeşlerim kedinin yavrularıyla oynuyor, annem kek, kısır ve çay yapıyordu… Belki kuzenim Venhar da gelirdi bugün ve arka bahçede piknik yapardık. Belki arılar oğul verirdi… Akşam anneanneme gidecek, anneannemin verdiği tüllerden bebeklerimize elbise dikecek, belki çamurdan pasta yapacaktık. Ama illaki bize örülen patikleri yarım da olsa giyip, bitince ne güzel olacağını düşünüp sevinecektik…

Şimdi o günlerden geriye büyümüş ve kimisi aramızda olmayan sevdiklerim, rengârenk patikler ve beynimin bir köşesine yerleştirdiğim ve herhangi bir sebeple hatırlayıp beni çocukluğuma götüren anılarım kaldı… Bakıyorum hayatlarımız elimizden kayıp giden bir sürü şeyle dolup taşıyor, kimi zaman sevinerek, kimi zaman özlemle hatırlıyoruz…

Ama çocukluğuma bu seferki gidişim biraz daha gerçekti sanki… Kokular gerçekti, renkler gerçekti, bir yaz günü öğleden sonra gün ışığı bir bulutçukla gölgelerken bahçeyi, duyduğum kavak yapraklarının hışırtısı gerçekti!

İnsanın çocukluğundaki gibi hissetmesi ne güzelmiş! Daha beynimiz başkalarının bize biçtiği mutluluk kalıplarıyla şekillenmemiş, başkalarının dayattığı değerlerle kirlenmemişken, daha taptaze ve tertemizken hayal ettiğimiz, mutlu olduğumuz şeyleri düşündüm… Sonra bugüne gelip yaşadıklarımın, istediklerimin hangilerini gerçekten kendim istiyorum, bunu bulmaya çalıştım. Ve ayıklamaya karar verdim… Bakalım neler değişecek? Belki bir yolcuğu da çocukluğumdaki cesareti geri almak için yaparım o günlere, kim bilir…

2 comments:

  1. ALİCE HARİKALAR DİYARINDA;

    ozaman bigigti ve kayyak kerteler
    kıpır ve düler irdiler
    borogovalar hep birkin
    hemmom farları horkin

    **sevgili pınarr yazın benide elimden tutup çocukluğuma götürdü ve harikalar diyarında ki o derin mağara yolculuğundan bir şiir dörtlüğünü hatırlattıı..hala aklımda kalması nekadar etkilendiğimin kanıtı olmalı:)
    bu şiirii hiç unutmadımki!!

    ReplyDelete
  2. :) Çok güzel. Ben bu dörtlüğü hatırlamıyorum ama Alice'in duvarın üstünde yumurta kafayla karşılaşmasını hatırlatıı bana :D Çok şeker ya...

    ReplyDelete

Related Posts with Thumbnails

Popular Posts