Wednesday 24 November 2010

Did it myself... Bir haftada biter mi dediler, bitti!

Örgü delisi olduğumu bilen çoktur... Çocukluğumda annem sayesinde yeşeren ve sonrasında arsız otlar gibi ruhumun orta yerinde fütursuzca büyüyen bu aşk kimi zaman yumaklarla birleşince ortaya desen desen, renk renk hayal mahsülleri çıkıyor...

Son mahsulüm huzurlarınızda...
2010 yılı bereketli geldi, iki hırka normalde bir yılda çıkmazdı ama oldu... İlkini de burada görebilirsiniz.

Monday 22 November 2010

Buzullar eridi, karlar kraliçesi plastik tepelerde yerini aldı!

Karlar kraliçesi masalını bilir misiniz? Buzların arasında bembeyaz bir dünyada yaşayan donuk bir kraliçedir masalın kahramanı... Ben masalın eskiden TRT'de pazar konserinden sonra yayınladıkları versiyonunda tanımıştım karlar kraliçesini ve çok beğenmiştim. Sempatik değildi, kabul. Ama çok güzeldi. Güzelliğin yanındaki donukluk sanki o güzelliği daha ulaşılmaz, daha ilham verici ve daha hayalî kılıyor. Sheer dergisinin ilk sayısındaki bol plastikli buzul editöryal de bana bu uzak ama çekici prensesi hatırlattı...





Fotoğrafçı: Damon Baker
Model: Clara Paget
Stilist: Kay Korsh
Sheer Magazine

Friday 12 November 2010

"I want Lanvin... Not Flowers" dedirten koleksiyon huzurlarınızda...

H&M ve Lanvin işbirliğini duymayan, tanıtım filmini izlemeyen kalmadı sanırım. Dün yine H&M'in sıcak ev sahipliği eşliğinde koleksiyonu yakından inceleme fırsatı bulduk. Koleksiyona capcanlı ve pırıl pırıl renkler hakim, çiçekler, volanlar, tiril tiril kumaşlar göz kamaştırıcı. 23 Kasım'da yakından da görebilirsiniz mağazada ama şimdilik sizin için çektiğim fotoğraflarla idare edin :)














Lanvin koleksiyonunu görmek kadar, blogger arkadaşlarımı görmek de beni mutlu ediyor. Bakın kimler kimler vardı koleksiyonu görmeye gelen...
Iconjane Ferhan'a kırmızıyı çok yakıştırdığımı yazmıştım, e şimdi sarı için de aynı şeyi söyleyeceğim... Bu arada iconjane.com'da yazın patlayacak sarı trendiyle ilgili yazıyı da okumadan geçmeyin bence...
Itır Arayıcı Twittaşlardandır kendisi... Takibindeyim :)
 Moda Cadısı Iconjane'i fotoğraflarken yakaladım, yüzünü burada da göremeyeceksiniz tabi.. 
  Styleistico Lanvinleri deneyemediği için en çok üzülen kimdi sizce :)
 Moda Tutkusu Yasemin'i de bulmuşken çekmeden geçmedim, makinemde kalan son şarj kırıntısıyla hem de...

Alışveriş Cini Deri elbisesine ba-yıl-dım. Ne giydim bölümünde Alışverişcini'nin çektiğim diğer fotoğraflarını da görebileceksiniz yakında :)


Aslında başka blogger arkadaşlarla da karşılaştık ama fotoğraflamaya fırsat bulamadım. Hepsinin takibinde olduğunuzdan eminim.

Fotoğrafların devamını her zamanki gibi Moda Sanattır Facebook Sayfasında görebileceksiniz.

Wednesday 10 November 2010

Sandra yine kalbimi çaldı... Ruhumu beslemem için bana ipliklerden mama yaptı!

Hayatta benim için bazı insanlar vardır, ne dese, ne yapsa, ne yazsa, ne çizse, ne tasarlasa ilgimi çeker... Mesela Pınar Kür ve Murathan Mungan ne yazsa okurum, hayatımda tanıdığım en karizmatik insanlardan Aslı Deniz Helvacıoğlu ne anlatsa dinlerim, İlhami Atalay ve Elif Nurşad ne çizse, ne renkle hikayeler anlatsa tablolarında alırım göz banyomu, Alejandro González Iñárritu ne film çekse izlerim... Bu listem aslına bakılırsa biraz kalabalık çünkü ruhumu çok çeşitli ve çok zengin kaynaklardan beslemek benim için bir alışkanlık. Annemin sürekli canı sıkılan kızı olmamın özünde de aslında bu beslenme alışkanlığı yatıyor. Ruhumu beslemezsem bedenim de aç kalıyor sanki... Son zamanlarda -takip edenler bilir- yeni bir besin kaynağı da buldum! Sandra Backlund... Kendimi örgüler arasında kaybetme isteğimi tetikleyen ve bana ilham veren örgü tasarımcısı. 2011 koleksiyonunu görücüye çıkarmış. Ben bu parçalara bayıldım...





Monday 8 November 2010

Pizzanın kuzeni eldiven olur mu demeyin, oldu...

Kış gardroplarının bana göre olmazsa olmazı eldivenler yavaş yavaş piyasaya çıkmaya başladı. Yazın topladığım ganimetlerden bu eldivenler... Tam olarak kışlık değiller çünkü inceler, o yüzden şu an tam olarak bunların mevsimi... Ayrıca bunlarla pişti olma ihtimalim de çok az gibime geliyor. Çünkü bunlar pizzayla kuzen sayılır. Aynı topraklardan çıkmalar...


Pembenin siyah, kırmızı şeritli olanı da vardı, keşke onu da alsaydım...

Friday 5 November 2010

Göl evinde birşeyler oluyor...

Gizemli şeylere bayılırım... Merak etsem de gizemin arkasındaki sırrı, öğrenmek için öyle hafiye gibi araştırmalara girmem her zaman. Çünkü bazı şeylerin gizeminin arkasında o kadar da önemli bir sır olmadığı aşikardır... Sanki adı konmamış bir saklambaç oynanır gizleyen ve bilmeyen arasında ve gerçeğin kendisi oynanan oyundan daha eğlenceli değilse açıklanmamalıdır. Kimi gerçekler gizlendiğinde daha değerlidir çünkü... Elle Mexico'nun kasım sayısında da bir göl evinde aynen bu oyun oynanmakta, ve gerçekleri gerçekten merak etmiyorum. Buradaki gizemi seviyorum. 

Bol bol dantel detayları ve şemsiyeler, büyük şapkalarla gizlenemeyen estetikle yaptığım göz banyosu her türlü gerçeğe gözlerimi kapamak için bir fırsat sunuyor. Ve benim bu fırsatı kaçırmaya hiç mi hiç niyetim yok....  




Fotoğraf: Jamie Nelson
Modeller: Izzy Kurtz, Marie-Helene, Mirielle Butigan
Stilist: Anna Katsanis

Thursday 4 November 2010

Karlar kraliçesi hemen gelmesin, fotoğrafını yollasın şimdilik yeter...

Kış temalı editoryaller çıkmaya başladı... Manavlara dökülen nar, ayva ve kestanenin ardından dergilere düşen kar taneleri azıcık ruhumu titretiyor olsa da bakmaya doyamıyorum... Bir kere monokrom renklerin arasına karıştırılmış cıvıltılar son derece ilham verici... Ayrıca tek editöryalle tüm kış trendlerini bünyesinde tek seferde barındırmayı başarmış ve bunu paçozluk ve saçmalıktan uzak olarak başarabilmiş bu editöryal karşısında re-ve-rans!





Numero China
Fotoğraf: Mei Yuan Gui
Model: Grace Gao
Tema: Göçebelik
Ana trend: Gezgin

Wednesday 3 November 2010

"Kombini yaptım, Roman hediye çekini kaptım!" demeniz için bir şans...

1-10 Kasım tarihleri arasında size en yakın Roman mağazasına gidin. Mağazada beğendiğiniz stili oluşturun, giyin, çekin ve stilyarismasi@ommedya.com adresine gönderin. Fotoğrafınızla birlikte mail'inizi konu kısmına 'Roman Yarışması' yazmayı, telefon, ad-soyad, yaş ve adres bilgilerinizi unutmayın.


Roman'ın yaratıcı ekibinden oluşacak bir jüri stilinizi değerlendirecek ve dereceye iren ilk 10 kişi Roman mağazasında konuğumuz olup ödüllerini alacak...

Birinci: 250 TL'lik hediye çeki
İkinci: 150 TL'lik hediye çeki
Üçüncü: 100 TL'lik hediye... çeki
ayrıca ilk 10'a girenlere Roman'dan çok özel sürpriz hediyeler...




Kombini yap, Jeanslab'i kap!

Yapmanız gereken tek şey; Jeanslab mağazalarına girmek, ayakkabıdan şapkaya kadar kendi kombinizi yapmak, fotoğrafını çekip www.jeanslab.com.tr adresine göndererek, en çok “like”ı almak ve giydiklerini kazanmak…

Jeanslab’den kazanma şansınız olan markalar şöyle: Jeanslab, Diesel, Lacoste, G-Star, Glocal, Hilfiger Denim, Replay, 55DSL, Armani Jeans ve Fred Perry… Denemeye kesinlikle değer!




Tuesday 2 November 2010

Baby on board... Yine!

Moda çekimlerinde çocuk kullanmak çok da enteresan fikir değil bana göre... Ama "yaşamdan bir kesit" veya "yaşamla bütünleşmek" üzerine odaklanınca sanırım illaki bir yerden "çocuk" da doğuveriyor... Aşağıdaki fotoğraf Flaunt dergisi için çekilmiş.




Manken: Erin Heatherton
Fotoğrafçı: Ben Watts

Diesel'in reklamını hatırlarsınız... "Hızlı yaşa" sloganıyla çıkmıştı... Koşarken çocuğu pudralayan hani... Sanırım yeni fashionistaların moda çarklarına takılması artık bebeklikten başlıyor...


Bir de şu editoryaldeki çocuk... Bu da bir trend mi acaba?

Monday 1 November 2010

Maskeler melek mi şeytan mı? Cadılar Bayramı...

Puslu ve karanlık bir Ekim alacakaranlıığnda boş şatoyu vampirler değil ama melekler ve şeytanlar basar... Biz aslında pek kutlamayız bu Cadılar Bayramı'nı demeye kalmadan bir çan sesi gökleri yırtarak yaklaşıverir olduğumuz yere... 

Ve madam Hatyaana, şatonun kalın ve siyah kadife perdelerini açarak -çünkü içimizdeki en cesaretli kişi odur- bize çok korkmamamızı söyler... Şatoya atlılar ve çanbazlar eşliğinde Senna yaklaşmaktadır. Senna kraliçe Midasya'nın en küçük kızıdır. Periler aleminden gelen herkesi anlattığı hikayelerle hipnotize edip insana çevirmekte ve krallığında bu insanları çalıştırmaktadır. Senna'yı şatoya Hatyaana davet etmiştir, ancak Senna'nın özel güçlerini fani bir insan özelliklerine dönüştürmesinden çekinir ve maskesini kız kardeşi Duygellina'ya verip şatonun karanlık ve örümcek dolu dehlizlerine doğru uzaklaşır...
Duygellina dehlizin aydınlığa açılan odalarının birinde Senna'yı beklemeye koyulur. Senna'nın gizli güçlerinden bihaber olan Duygellina, Supremani kolyesini astığı daldan alıp kendince hazırlıklar yapar.
Faniler Festivali'nde örümceğe çevirdikleri örümcek adamın özel güçlerini parmaklarına aktarır.
Maskesini takıp hazırlıklarını tamamlar.
Senna ise Troffolin meydanındaki ayinden gelmektedir ve şatonun kapısından içeri girene kadar kimsenin kendisini transtan çıkarmaması emrini vermiştir. Senna'dan çekinen yardımcıları kendisini uyandırmamış ve şatoya girebilmesi için gerekli hazırlıkları kendileri yapmıştır. O sırada Senna, rüyalar ülkesindeki en güzel ve en güçlü ninosularla anlaşır (ninnosu: insan ruhu ve melek karışımından yaratılmış varlık) ve kendisinin şatodan çıkışına kadar onun için dua etmelerini ister.
Rüyalar aleminden yavaşça şatoya doğru iner ve usulca uyanıp, Duygellina'yı karşılaşmalarının şerefine Takoni dansına davet eder.

Çünkü Takoni dansını yaparken tüm maskeler çıkartılmaktadır. Bunu hesaba katmayan Duygellina maskesini çıkarıp Senna'yla lirik dansı andıran Takoni yapmaya başlar.
Ve dans esnasında Senna, Duygellina'yı geçici süreliğine paralize edip maskesini alır. Duygellina'yı baygın halde bırakıp Supremani kolyesini aramaya koyulur.
Ancak Senna'yı bir sürpriz beklemektedir. Hatyaana, Duygellina'ya maskesini verirken, maskeyi tehlike anında kendisine haber vermesi için programlamıştır. Şato ahalisinin dışında birinde olduğunu anlayan maske Senna'ya korkuyu tetikleyen beyin dalgaları gönderir ve Senna panik halinde kaçmaya çalışırken Hatyaana'ya haber verir.
 Hatyaana hemen Supreman'a haber verir ve Supreman Duygellina'yı kurtarmak için delizin kapısından hızla çıkıp konukların karşılandığı geniş salona ulaşır. Duygellina'yı uyandırıp, olanları anlatması için Hatyaana'ya götürür.

O sırada Senna çanbazlarına çanları daha sesli çalmaları için emir vermiş, hızla uzaklaşmakta, yolda atmak zorunda kaldığı maskenin bir ucu kırılmış yerde durmaktadır. Hatyaana'nın güçlerini alamadığı ve kolyeyi bulamadığı için kendine kızarken, bir sonraki ziyareti için planlar yapacaktır.

Hatyaana, Duygellina'nın bir daha maskeyi çıkaracak dikkatsiz davranmaması için bunun ona bir ders olacağını düşünürken, en sevdiği maskesi için de biraz üzülmekte ve Senna ile bir sonraki buluşmaları için de bir sürpriz planlamaktadır.

"Happy Halloweeen"
Related Posts with Thumbnails

Popular Posts