Monday 21 February 2011

Reklam: Bahar demek "bikini giymek için hazırlıklar başlasın" demek...

Bir kalça, göbek şekillendirme sezonu daha açılmış durumda... Motive olmak için yeni cicilere ihtiyacı olanlara en acilinden bir reebok...

Hem de facebookta Reebok takipçisi olanları atraksiyonlu sürprizler de bekliyormuş. Benden söylemesi :)
Reebok EasyTone from Reebok Easytone on Vimeo.

EasyTone nedir?


Denge topundan ilham alınarak ayakkabı tabanına yerleştirilen hava kesecikleri, her adımda nötr dengesizlik yaratarak bacak kaslarını sıradan spor ayakkabılara göre daha fazla çalıştırır. Şekillenmeye başlamanız için günlük rutininizde yapmanız gereken tek değişiklik, EasyTone ayakkabılarınızı giymek. Spora istediği kadar vakit ayıramayan veya spora ayırdığı süreyi daha etkin kullanmak isteyen kadın ve erkekler için mükemmel çözüm sunan Reebok EasyTone ayakkabılar, farklı renk ve modelleriyle tüm Reebok satış noktalarında.

Yeni haftanın ilham perisi emrinize amade...

2011 başından beri değişen gündemim yüzünden kısa cümleler kuruyorum. Çok net. Çok kısa. Hani derler ya insan anlatacağı çok şey olunca susarmış diye. Aynen öyle. Bu suskunluktan Moda sanattır da payını aldı. Neyse ki her şey geçici... Şimdilik kısa cümlelerim ve bol ilhamlı editoryallerle başbaşayız...

Vogue Paris... Ve ilham ilham ilham...







Tuesday 15 February 2011

Renklerden renk beğen: 2011 İlkbahar / Yaz sezonu renkleri...

Pantone bu sezon da tasarımcılara sormuş "favori renkleriniz ve favori modeliniz nedir?" diye... Bakın ne cevap vermişler...







Monday 14 February 2011

Ale Alexandro... Gaga Vogue'da!

Lady Gaga'nın Vogue Amerika mart sayısı için verdiği pozları görün... Görmedik demeyin...


Devamı resim kutumda...

Thursday 3 February 2011

Bundan daha özel hediye yoktur herhalde...

Sevgililer günü gibi klişe ve basmakalıp bir olgu var mı, evet var. Birkaç tane daha... Ve bu basmakalıp günlerde insan ne hediye alacağını şaşırır mı, evet. Çikolata ve gül alsan klişe, hem kalıcı değil. Giyecek birşeyler alsan modası geçer, yiyecek birşey alsan, üff saçma. Biblo miblo, saçmaa. Elektronik birşeyler, mmm... o kadar yatırım yapmak için biraz daha beklemek gerek :P

Ressam arkadaşım Elif'ten çok kereler bahsetmiştim. Geçen gün atölyesine bir çocuk -çocuk dediysem, erkek manasında- gelip sevgilisinin resmini çizip çizemeyeceğini sormuş. E Elif ressam tabii ki çizebilir, ama pek hazetmez öyle şeylerden, o daha alengirli şeyler sever. Ne bilim duvar resmi yapar mesela ama grafitici gibi değil, ressam gibi. Koskoca tabloları boydan boya hayal dünyasının punk kraliçeleriyle doldurur filan.

Neyse... Kabul etmiş çocuğun isteğini, Şubat programının hafifliğinden de hareketle isteyen birkaç kişiye daha yapabilirmiş bu güzelliği :) Ben de Elif'in bu jestini paylaşmak istedim burada. Olur ya belki özel ve kalıcı birşeyler armağan etmek isteyen olur sevdiğine / sevdiklerine... Güzel bir hatıra... Belki bir düğün fotoğrafının evlilik yıldönümünde güzel bir tablosu... Bana güzel geliyor. Siz de bu fikri sevdiyseniz isterseniz modasanattir@gmail.com adresine, isterseniz elifnursad@gmail.com adresine yazıp detaylı bilgi edinebilirsiniz...  

Birkaç örnek görmek isteyenler için de elimde bunlar var...



Wednesday 2 February 2011

Meksika'dan bahar esintisi... Rengarenk!

Modanın hızı bazen başımı döndürüyor... Hala kışı yaşarken bahar sezonunun açılması, bu kış bitmeden önümüzdeki kış koleksiyonlarının moda haftalarında gösterilmesi... Yok yok, modanın hızına yetişmeye çalışmak boş çaba... Ben de gelecek olanların peşinden koşmak yerine hangisini yakalayıp beğendiklerimin tadını çıkarmaya kararlıyım... Konu sanatsal detayları yakalamak olduktan sonra, fazla dağılmaya gerek yok sanırım.

Neyse... En son bayıldığım editöryale gelelim şimdi... 2011 baharında orjinaliyle kopyasıyla görüp göreceğiniz ne tasarım varsa özetlemeye çalışmışlar...
Hey margarita
Şapkaya bakar mısınız... Söz konusu Meksika olunca bu şapka kaçınılmazdı... Bu şapka varsa şemsiyeye gerek yok :) Uzun kırmızı etek de görünmeyi sevenlere... Mesela Koç burcu veya Aslan burcu olanlar :)
Chica Bonita
Renkler, renkler, renkler... Tablo gibi. Şapka yine büyük!

Doll Face
Bebek gibi bir yüz, evet. Ama diğer bebekler daha sevimli, yapacak birşey yok.

Colour by Numbers
1 numarayı sarı, 2 numarayı kahverengi, 3ü mavi, 4ü.... En son eline boyama kitabı alalı ne kadar oldu, düşünmek gerek...
Hello, Yellow
Sarı elbiseye koskocaman bir merhaba deyip paralize olmadan geçiyoruz. Sıradakii...
Hot, hot, hot!
Monokrom renklerle parlak bir sıcak rengi karıştırmak, bu yazın da favorisi sanırım...
Tutti frutti
Eteğe, elbiseye düşmüş tropik meyveler... Hiç denemedim ama bu yıl için "neden olmasın" diyorum.
Viva La Revolution - Yaşasın Devrim...
Renk, renk, renk...

Dolce Banana
Sarı, sarı, sarı...
Yeeeke yeke yeke...
Bu yaz festival gibi olsun, lütfeen. 
Three's company
Ponponlar, çiçekler, püsküller... Tamam, hepsi güzel ama sokakta bir elbiseye biri yeter.

Gang's All Here
Baskılar ne güzel. 
Her name was Lola...
Lolitalar yine sokakta... 
Fringe Festival
Rengarenk saçaklar etekleri süsler mi, süsler! 
She is no wallflower
Bu elbise, benim favorim! 
House of the rising sun
Güneşin yansıttığı her ne renk varsa... 
Vogue Avustralya Mart 2011
Model: Alina Baikova
Fotoğraflar: Nicole Bentley

Hayallerimin patronu oldum, "Yolculuk" dergisine anlattım :)

Yolculuklar hayatın rutininden uzaklaşıp, taptaze nefes almamızı sağlayan, bizi bazen sevdiklerimizle kavuşturan, bazen onlardan ayıran ama her zaman yolculuğun başladığı yerdeki hayattan koparıp, bambaşka yerlerde -bir süreliğine de olsa- yeniden başlamamızı sağlayan, hayatın içinde bir şeydir. Kimileri yolculuklarda kendine gelir, kimileri yolculuklarda kendinden geçer. Her ne olursa olsun, insan yolculukta çoğunlukla kendiyle başbaşadır... 

Siz yolculukta ne yaparsınız? Koltuğunuza kurulup yolculuk başladığında minik bardaklarda kahvenizi, çayınızı yudumlarken  bulunduğunuz şehrin çıkışına geldikçe azalan trafik ve hızlanan otobüsle maceranız artık başlamıştır... Minik masanızın altındaki filede bir dergi görür karıştırmaya başlarsınız... Eğer elinizdeki derginin adı da maceranız gibi "Yolculuk" adını taşıyorsa, bu ay benim maceramı da okuyabilirsiniz.

Sevgili arkadaşım Deniz sayesinde Paris - İstanbul hattında hayat bulan bu röportaj, sadece Moda Sanattır'ın değil, diğer blogum Chic@Office'in hikayesini de anlatıyor. Röportajın tümünü aşağıdaki görsellere tıklayarak okuyabilirsiniz. Deniz'e tekrar teşekkür ediyorum :)


 Yolculuk yapamadığınız için kaçırdığınız "Yolculuk"ları da dergiye tıklayarak okuyabilirsiniz.
Bu arada, Deniz Yalım Kadıoğlu'nun da benim yakından takip ettiğim harika bir blogu var. Denize Sıfır'ı da kesinlikle tavsiye ederim. İyi okumalar :)
Related Posts with Thumbnails

Popular Posts